Seramikle, 2013 yılında bir kamp tatilinde bir çok farklı konudaki atölyeden seramiği seçerek tanıştım. Daha önce hiç dokunmadığım çamurun, bana uzun zamandır görmediğim ve çok özlediğim bir arkadaşa sarılır gibi hissettirdiğini hatırlıyorum. Küçük bir heykel yapmak istemiştim ve öğretmene burnunu nasıl yapacağım ? diye sordum. Bana, “aynada kendine detaylıca bak, yüzünü incele, burnuna dokun ve sonra çamura geç yapacaksın” demişti. Bu yolculuk bu şekilde, aslında önce kendimi keşfetmemle başladı. Kendi keşfime devam ederken daha fazla şey öğrenmek ve malzemeleri tanımak için farklı zamanlarda belirli sürelerle iki ayrı kursa gittim.
Şu an İstanbul’da yaşıyorum. Bir lise kütüphanesinde tam zamanlı kütüphaneci olarak çalışıyorum. Kütüphanecilik, beni merak ettiğim konulara daha da yaklaştırıyor. Kendimi şanslı hissediyorum. İşim dışındaki zamanlarda çamur ile üretmeye devam ediyor, çamurun ateşle buluşmasının sonunda neler çıktığına hayranlıkla bakıyorum.
Bazen bir ürün elimde parçalanırken ya da fırından tek parça çıkmasını beklerken; çatlaklar, kırıklar, yaralar oluyor. Böyle olduğunda, fırından pişerek çıkıp, mukavemet kazananın yalnızca seramiklerin olmadığını anlıyorum. Kil, bana bir çok hayat dersi veriyor.
Söz söylemek için bir çok alternatif sunan “Sanat” bana çamurun üzerini çizip boyayarak söz söylemeyi öğretiyor.
Bu marka (ve dijital kanalları), yaratıcı yönümü çekinmeden başka gözlere sunmak ve bir kimlik oluşturma dürtüsünden doğdu. Bu aynı zamanda benim için, başında olduğu gibi kendini keşfetme, bununla birlikte gelen kendini kabul ve sevgi yolculuğu. Hayatın benim için planları olduğunu düşündüğümde güçlü yanlarımın farkına varıyor ve bundan tamamen zevk alıyorum.
Şu anda İstanbul’un kalabalıklardan kısmen uzak bir semtinde yer alan ev stüdyomda seramik yapıyorum ve pişiriyorum. Evimizin küçük odası benim küçük atölyem oldu. Ama evin her yerindeyim. Yaptığım seramik ürünleri ve yapmayı planladıklarımı, insan elinin serbest bırakıldığında yapabileceklerini göstermek, belki ilham olmak, hikayeler anlatmak, sofralarda içilen çorbaların, içilen kahvelerin ve onlara eşlik eden sohbetlerin şahidi olmak için bir yol olarak kullanmayı umuyorum.